Zaman geçiyor yaşlanıyoruz ... Doğum ve ölüm arasındaki yollardan farklı hızlarda dolaşıyoruz .. Hepimiz biliyoruz bir sonu var hayatın .. Bir gün hepimiz öleceğiz . Peki insanı sevdiklerinin ölümümü yoksa kendi ölümü mü daha çok korkutur.?
Ben ölmekten korkmuyorum .. İnsanların tüm acılarını bitirdiğine inanıyorum hatta .. Huzuru bulacağımıza .. Ama sevdiklerimin ölmesinden korkuyorum .. Dokunarak seven birisi olarak beynimdeki hasrete karşı gelsemde kokusunu özlediğimde burnumun tenini özlediğimde ellerimin sesini özlediğimde kulaklarımın gülüşünü ve yüzünü özlediğimde gözlerimin sızısını nasıl dindiririm bilemiyorum . Ölüm aslında en çok sizden sevdiklerinizi alarak size en büyük kötülüğü yapar .. Ölen için an durur ama siz O acılarla yaşamaya devam edersiniz .Hep söylenir ya "Ölüm herkesi değiştirir, ölü hariç” diye . Ölüp gidenin arkasından kalan her yürek artık asla eskisi gibi değildir. Özelliklede bir eş bir evlat bir ana bir baba ise geride kalan ..
Bir köşe yazısında okumuştum Bedia Ceylan ın babasının ardından ne yazdığını :
“Abime yemin ettirdim;
‘Babamı yıkarken saçından keseceksin’ dedim.
Kesti.
Kutsal emanetimi bir kutuya koydum, bakıyorum bayram sabahları, saçları aynı..."
O an hiç ölen babasını hiç tanımasam da bir mengeneyle sıkışmış olan kalbimin acısına daha fazla dayanamadım . Sağnak oldu gözlerim için için ağladım Kendimi gördüm onda ; o kadın da ben gibiydi işte kokluyordu o bir tutam saçı ; dokunuyordu babasının saçlarına ve gözlerini kapatıp yıllar önce babasına doya doya sarıldığı anları yaşıyordu zihninde ..
MÜSLÜM GÜRSES in ölümünün ardından kıymetli eşi MUHTEREM NUR şöyle anlatmıştı eşinden ayrılmanın acısını :
""" DÜNYA nın EN İYİ İNSANINI KAYBETTİĞİM İÇİN ÇOK ÜZÜLÜYORUM . ONUN GİBİ BİRİ BİR DAHA DÜNYAYA GELMEYECEK BİLİYORUM ..""
Nasıl başka kelimelerle anlatılabilir di ki ??? Dünyanın en iyi insanı diyordu yıllardır aynı yastığa baş koyduğu adam için ...
Mehmet Ali Birand ın ölümünün ardından ailesi gazeteye ilanı şu şekilde vermişti :
"Cemre Birand'ın en yakın arkadaşı ve eşi Mehmet Ali Birand'ı kaybettik"
‘Babamı yıkarken saçından keseceksin’ dedim.
Kesti.
Kutsal emanetimi bir kutuya koydum, bakıyorum bayram sabahları, saçları aynı..."
O an hiç ölen babasını hiç tanımasam da bir mengeneyle sıkışmış olan kalbimin acısına daha fazla dayanamadım . Sağnak oldu gözlerim için için ağladım Kendimi gördüm onda ; o kadın da ben gibiydi işte kokluyordu o bir tutam saçı ; dokunuyordu babasının saçlarına ve gözlerini kapatıp yıllar önce babasına doya doya sarıldığı anları yaşıyordu zihninde ..
MÜSLÜM GÜRSES in ölümünün ardından kıymetli eşi MUHTEREM NUR şöyle anlatmıştı eşinden ayrılmanın acısını :
""" DÜNYA nın EN İYİ İNSANINI KAYBETTİĞİM İÇİN ÇOK ÜZÜLÜYORUM . ONUN GİBİ BİRİ BİR DAHA DÜNYAYA GELMEYECEK BİLİYORUM ..""
Nasıl başka kelimelerle anlatılabilir di ki ??? Dünyanın en iyi insanı diyordu yıllardır aynı yastığa baş koyduğu adam için ...
Mehmet Ali Birand ın ölümünün ardından ailesi gazeteye ilanı şu şekilde vermişti :
"Cemre Birand'ın en yakın arkadaşı ve eşi Mehmet Ali Birand'ı kaybettik"
O tek satır ne çok anlam yüklüydü .. Onlar çok iyi arkadaşlarıdı çünkü
dostlardı .. Cemre Birand ın en kötü en kederli anlarında yanındaki adam
dı eşi ve en yakın dostu Mehmet Ali Birand .Sevinçlerle coşmamışlardı
sadece kederlerle de mücadele etmiş birbirlerine yolda olmuşlardı. Ne
acıki Cemre Birand için acı iki taraflıydı hem en yakın arkadaşını
kaybetmiş hemde aynı yastığa baş koyduğu eşini aşkını kaybetmişti..
Aşk ; sevgi anlam kazanır mı dostluk olmayınca paylaşmadıkça acılarla
sınanmadıkça birbirine destek olmadıkça hastalıkta sağlıkta elini
bırakmamak için yeminler dilden akmadıkça .? Hepimimizin acıları
hüzünleri gizlidir. Kimse bilmez çünkü paylaşmaktan çekiniriz korkarız ;
kimsenin bizim acılarımızı anlayamacağını düşünürüz . Güzel
anlarınızda yanınızda olan dost bildiklerinizin zor anınızda teker teker
dağıldığını görürsünüz . Sizin içinizde hissettiğiniz kadar asla bir
başkası hissedemez kederlerinizi..
Şimdiki aşklara sevgilere bakıyorum da neyi tükettik çok açık aslında
"paylaşmayı" .. Sıkıntılar kapımızı çaldığında sevdiklerimizin elini
sımsıkı tutacak cesaretimizi kaybettik biz . Bu sebepledir ki acılar
ayrılıklar hatta ölümler bile bu kadar yaralamıyor bizi ... En ateşli
sevdaları bir ufak kelimeye bir kriz haline söndürdük biz ..
Üç kadının Üç hikayesinde de aslında aynı ortak nokta vardı kederleri
paylaşacak kadar yakın olmak .. Sevgi Aşk hiç farketmez anne , evlat,eş,
sevgili , yâr adı ne olursa olsun eğer yüreklerde iz bırakmak
istiyorsan , ölümsüz olmak istiyorsan yürekte ; öyle sev ki gülmek te
sizinle olsun ağlamakta ; sevinç te sizinle sıkıntıda ; mutlulukta
sizinle hüzünde ...
Öyle SEV ki hiç kimseler yokken sen var ol .. Sonunu bilmediğimiz KADER de sen kader değil KEDER arkadaşı ol..
KADER e inat KEDER de bir olan tüm SEVGİLERE ve AŞK lara ithafen : Ölümsüz olmanız dileğıyle
KumruHatun
..
hastalıkta sağlıkta elini bırakmamak için yeminler dilden akmadıkça .?
YanıtlaSilbu yeminler gönülden yapılıp fiiller ile perçinlenirse doğru olur. herkesin dili var ama hayatın içinde sadece kalıyor...!
Şimdiki aşklara sevgilere bakıyorum da neyi tükettik çok açık aslında "paylaşmayı" .. gerçekte olan kendimizi ve cesaretimizi!
YanıtlaSilBence vicdanımızı tükettik .Vicdan derken acımak değil çıkarsız yapılan herşeyin toplamının yarattığı huzur . Çıkarsız sevmek gibi . Mutluluğun soyut bir kavram olduğunu anlayamadıkça değişmeyeceğiz üstad .
Sil